24 Kasım 2011 Perşembe

Rüya (23 Aralık 2011)


Hayatının en güzel rüyasını gördün dün gece. Hiç haberi olmadan sevdiğin O adam yanıbaşındaydı. Üç buçuk yıldır o’na benzeyen kimi görsen kalbin sıkışır, kulaklarında o şarkı yankılanır, canın yanardı. Artık acı çekmiyordun.
   Hayalinde bile erişemeyeceğin bir hayatı yaşıyordun onunla. Hiçbir şey anlatmadın ve sormadın o’na. Birlikte uyandınız. Nasıl oldu anlamadın ama biranda orada beliren uzak akraban iki bira getirdi size. Birer yudum aldınız.
Biranın dibinde ikiye bölünmüş bir limonun yarısını gördün. Fizik kuralları bir yerlerde hata olduğunu anımsattı sana. Canın sıkıldı bu duruma, yutkundun.
 
Tüm bu süre boyunca O hep gülümsedi sana. Sonra da ayaklandı ve ikinci sınıfı okuduğun ilkokuluna bıraktı seni.  Koridor boyunca asılı duran resimlerde hala aynı padişahların hüküm sürdüğünü görünce zafer kazanmışçasına sevindin.

 
Adını bile bilmediğin bir sınava tabi tutuldun burada. O’nu bir daha görememe korkusuyla koşar adım çıktın sınavdan. Okulun gittikçe daralan koridorları yavaşlamana neden oldu. Yerlerde beyaz tebeşirle çizilmiş seksek çizgileri, limonun diğer yarısı 7 numaralı seksek karesinde... O’nun adını mırıldandın, ne yaptığını biliyordun. Koridor genişledi, yerler suyla kaplandı. merdivene geldiğinde mor çerçeveli gözlüğünü taktın. Kapıda O’nun beklediğinden emindin.

 
Nereden geldiğini bilmediğin bir rüzgârla saçların havalandı. Tam iki yıl on bir aydır görmediğin o adam seslendi var gücüyle, ne dediğini duyamadın. Baban son verdi bir mutluluğuna daha, 'kedin doğuruyor' dedi.  Uyandın. Bir yalanla noktalandı her şeyin. Sen yine eksik kaldın.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder