24 Kasım 2011 Perşembe

Old and Wise




Bu Alan Parsons ağıtı loop'a alınıyor ve olaylar gelişiyor…
O’na hep olacağı sözünü fısıldayan annesi bir gün aniden gitmekten bahsediyor. Olacakları senaryolaştıran algısı gittikçe yerin dibine giriyor. Biliyorum ki zifiri aydınlıktan nasibini almamış olan o, bu sızıyı hiçbir yerden çıkaramıyor.

Başlarda yalnızlığı elini tutmayan karşı cinse ithaflıydı, öğrendi elbette az sonra öyle olmadığını.

Ben şimdi senin bildiğin her şeyi bilmek istiyorum, sana benzemek istiyorum, cevap ver hala mı seviyorsun beni?

Özür dilerim bu masalda çocuklar da var. Bak saçlarını at kuyruğu yap istiyor biri.
Islık sesiyle gir bir gün kulağımdan. Çatal dilimden nasibini almadan en sevdiklerim, çık gel. Ben seni nerede arayacağımı artık bilmiyorum, boyumun ölçüsünü de aldım bak, artık seni kandıramıyorum.

Yalnız olduğumdan değil, bilakis kafam çok kalabalık. Havalardandır dersen şayet, evet belki bir parça.. Ancak hala kulaklarım pür dikkat, saksofon değil mi o ağlayan?
Gülüş açısı daralıyor bak, ağlıyor mu bu yine? Gözlerim eskisi gibi seçmiyor da nicedir.

Bir zaman gelecek ve ben bu yazdıklarımdan dolayı kendimi giyotinlere havale edeceğim, ve duygularımı giyotinde vurdururken old and wise çalınsın isteyeceğim.

İflah olmaz biriyim.

-Kaçıncı dinleyişin bu şarkıyı sabahtan beri?
-Bakayım.. 87 iyi mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder