19 Nisan 2013 Cuma

Epitaph


-Bu leke çıkar mı?
Bilmem, sahi çıkar mı aklımdan, sert zemine çarptıkça tırnaklarımı, çıkan ojelerim gibi mesela. Ucundan eksilir mi şiddet gördükçe? (Konfüjuun will bi may epitaphh.. es ay...)
-Kalem lekesi galiba?
Muhtemelen öyle, ama kalem lekesi çıkmıyor pek. Bilin bunu, herkes bilsin. Yazdın mı çıkmıyor, gitmiyor kolay, yıkasan da dağılmıyor hem, öylece duruyor. Leke işte. (If wi meyk it wi ken oll sit bek..)
-Bulamaz mıyız başka, depoda yok mu bunun açılmamışı, ipek canım bu hassas tabi.
Deposu var mı, sahi baktıralım, soralım, varsa açılmamışını, sıfırını getirsinler. Onlarda kalem lekesi de olmaz, fondoten lekesi de, ruj lekesi de.. kadın eli değmeyince sıkıntı olmuyor pek. (Bat ay fiiırr tumorrow ayyll bi kırayiiiing..)
-Pardon?
Pardon tabi, dokunduğunuz her şeyi mahvediyorsunuz bayan, denemeseniz olmuyor hiç, el sürmeseniz, bakıp geçseniz hiç olmuyor. İsteyelim başka bir tane..
-Daha çok bekler miyim?
Beklersin, ama bence bekleme. Bu şekilde daha ne kadar durabilirsin ki, çık gez hava da açık, avm'de ne işiniz var sahi? Nefes almakta zorlanıyor insan, soluğu kesiliyor bak? Bitwiiiiiiin dı ayyyrıın geyts of feyt..

Dear costumers, please keep your handbox, mobile phones and personel longing with you at all times, thank you for paying attention.

Ben bi yemek yiyip geleyim, yes ay fiiır tumorrow ayll bi kırayingg ehem, yemek önemli yemek.

13 Nisan 2013 Cumartesi

Finishing Jubilee Street

Nick Cave denen şeytan tüylü haylaz adamın saz arkadaşlarıyla söz birliği edercesine, alın yeter başımızın etini yediğiniz deyip önümüze attığı Push the Sky Away albümünden bir iç ses. 

Bu şarkıyı sev, Jubile Street'ten daha bile çok sev. yarısı çıkmış ojeli tırnaklarını yerken kalk bi kahve daha koy yine sev, arada kediyi de sev ama şarkıyı daha çok sev, şarkılar ölmüyor hem bak, çok acayip değil mi?

4 Nisan 2013 Perşembe

You Take My Breath Away



Bu şarkı çalarken hep tuhaf şeyler oluyor. Biri henüz bitmedi diyor, çok derinlerden geliyor sesi ama ben duyuyorum. Bahçeye bir köpek dalıy
or, yeni ektiğim bütün tohumların canına okuyor, saksılardan birine bir şey gömmüş olmalı, dokunmuyorum. İçi boş bir poşet inanılmaz bir ahenkle dönerek uzaklaşıyor, estetiğin tanımı o. Balatası yenmiş topuklu ayakkabılarıyla geçen kadın içe doğru basıyor, muhtemelen bu yüzden çok ses çıkarıyor adımları. Varlığınızı kanıtlamak için topuklu ayakkabı giyiniz ey kadınlar! Daha sık aşık olunuz!