27 Haziran 2012 Çarşamba

Rüya (26 Haziran 2012)

Büyükçe bir saksıya ektiğim limon çekirdekleri filiz vermiş mi diye kontrol etmek için eve gidiyorum. Saksıyı görür görmez beynimden vurulmuşa dönüyorum. İki gün arayla yarım çay bardağı su verdiğim saksının dibi tamamen su dolmuş, altlığından sular taşıyor. Bunu kimin yaptığını öğrenmeye kararlıyım. Birini arıyorum, telefonu bay F açıyor, bitkime bunu yapanı bulabilmem için bir gemi yolculuğuna çıkmam gerektiğini söylüyor.  Dediğini yapıyorum, nereye gittiğini bilmediğim beyaz bir gemiyle yola koyuluyorum. Hareket eder etmez kalbimde müthiş bir çarpıntı başlıyor, heyecanlı değilim ve korkmuyorum ama endişeliyim. Nedenini düşündükçe çarpıntım daha şiddetli bir hal alıyor ve bir türlü ne için endişelendiğimi bulamıyorum. Ölmek üzereyim. Tam o sırada gemim karaya oturuyor, biran önce oradan kurtulmak istiyorum. Güverteyle toprak arasındaki mesafe çok kısa bu yüzden gemiden atlıyorum. Korkunç bir şey oluyor ve toprağa değil de denize atladığımı fark ediyorum. Yüzerek karaya ulaşmaya çalışıyorum, ancak bu mümkün görünmüyor. Bu yüzden gemiye geri dönüyorum ve tırmanmaya çalışıyorum. İnanılmaz bir çabanın ardından yeniden güvertedeyim, dönüp baktığımda yine karaya oturmuş olduğumuzu görüyorum ancak bu defa atlamaya niyetim yok. Karanlık çöküyor, hava soğuyor. Güvertede uyuya kalıyorum. Gözümü açtığımda gemide değil saksının yanında toprak zeminde buluyorum kendimi, bindiğim gemi de minyatür bir halde saksının içinde duruyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder