14 Haziran 2012 Perşembe

Anlık Kaygılar



Eski sevgilim, bir Voodoo bebeği edinip bana büyü yapmayı düşündüğünü söylemişti aylar önce, 'Tamamen bana kalman için, herkesten, bu odanın dışındaki her şeyden nefret etmen için..' Sanırım o bebeği buldu.
 

Mingus dinlerken parmak uçlarımda nişan aldım kalbinin hemen altına, kulak verdiğin müzik korkmana neden oldu, bunu bana asla söyleyemedin.

Tom Waits'in dudakları 5 yıl önce aşık olduğum ve 2009 yılında bir maille aşkımı itiraf ettiğim, O olduğuna inandığım adamın dudaklarıyla -bir farkla- 
neredeyse aynı.

Kadıköy Teachers'da dün gece peş peşe çalan iki şarkı; Portishead - Humming ve Roads. Biri benim teslimiyetim, diğeri O'nun yollara dönüşü...

Max Ernst'in resimlerinde kullandığı kağıda yakından bakın, bencil kadınların parmak izlerini göreceksiniz.

Dün sabaha karşı Marianne Faithfull dinlerken uyuya kaldım. Ağlayarak uyandığımda saat sekize geliyordu, Faithfull yerini Sun Ra'ya bırakmıştı...

Gidelim, ne kadar uzağa olursa, ne kadar çabuk olursa...

Sahip olunan hiçbir kadın başka bir kadının acı çektirerek gözler önüne serdiği gerçekler kadar değerli değildir.


Bozuk olan chrome-exe dosyası olur olmadık aklıma gelen O kadını hatırlatıyor bana.

Yastık falı diye bir şey vardır. Gördüğü rüyaları yastığında saklayan adamların falına bakılır. Yastık kılıfı değiştikçe adamlar da rüyalar da değişir.

Bir an önce ayak bileklerimi boğmalı cinayeti O'nun üstüne yıkmalıyım, yoksa her şey için çok geç olacak!

Değiştirilmesi gereken alçakça kararlar hepsi.

Bileğimi gösterip, anlamı nedir diye soran adama, 'Roger Waters'ın baba özlemi yatıyor burada' dedim. Güldü.

Aklımda, terk edilen kadınlar ile aldatan kadınlardan oluşan bir müsabaka var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder