21 Şubat 2012 Salı

Rüya (20 Şubat 2012)

Güzel kadınların fotoğraflarından oluşan dev bir kartpostal koleksiyonuna sahipsin. En güzel kadının bulunduğu kartpostalı bulursam bana bir yemek sözü vereceğini söylüyorsun. Tam bulduğumu düşündüğüm anda kartpostaldaki kadın birdenbire çirkinleşmeye başlıyor ve ben bir kez daha aramaya sıfırdan başlıyorum. Bu şekilde günlerce kısmen boş bir meydanda kartpostalları incelemeye devam ediyorum. Aynı meydan, kadınlarınla dans ettiğin bir alanı oluşturuyor. Ben güneşin altında otururken her nasıl oluyorsa sizin bir daire oluşturduğunuz alan hep karanlık.

Bir kez daha en güzel kadını bulduğumu düşünüp dans ettiğin kadınların arasından sıyrılarak yanına geliyorum. Ne var ki kartpostalı eline alır almaz yüzüm düşüyor, yine aynı şey oluyor. Kadın birdenbire çirkinleşiyor.
Bu işin içinden çıkamayacağımı fark ediyorum ve tam vazgeçmek üzereyken, benden lise üniforması giymiş olan kadını getirmemi istiyorsun. Uzun bir uğraşın ardından istediğin kartpostalı buluyorum, ancak hiç de ümitli değilim.



Diğerlerinin yanında hiç de şansı olmadığını düşündüğüm bu genç kadın sen ona baktığın anda inanılmaz bir güzelliğe bürünüyor. Kıskançlığımı böylece ancak bastırabiliyorum. Dudakları adeta canlanıyor fotoğrafta, onu öpmek istiyorsun.
Bana olan yemek sözünü hatırlatıp keyfini kaçırıyorum. Kartpostalı bana geri verip yürümeye başlıyorsun. Peşinden gidip gitmemek arasında kararsız kalmışken, bu üç boyutlu dudaklardan gözlerimi alamadığımı fark ediyorum. Başımı kaldırıp sana baktığımda ne kadar uzaklaştığını görüp panik halinde peşinden koşuyorum. Sana yetişmeye çalışırken, henüz sönmeye başlayan bir jimnastik topuna takılıyor ayağım ve düşüyorum. Düşerken ağır çekimde her hareketimi görebiliyorum.
Her iki elimle sıkı sıkıya sarıldığım kartpostal benden önce, çatlamış toprak zeminle buluşuyor. Bir ses duyuyorum o anda:

''Korkmuyor musun?''

Sesin sana ait olduğunu ancak uyandığım zaman anlayabiliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder