28 Haziran 2014 Cumartesi

Rüya - Haziran 28

İçinden konuşan bu adamı uzun süredir izliyorum. Annesiyle yaptığı bu ilk büyük kavgadan zaferle çıkması tamamen tesadüf. Yine de O'nu asla yenemeyeceğini elbette biliyor.  Babasıyla bağı yok, kanbağı dışında.  Bana doğru yürüyor, bakışları beni delip geçse de, bana geliyor. Annemin histerikli bir orospu olduğunu, biran önce ondan kurtulmazsam sahip olduğum her şeyi kaybedeceğimi söylüyor. Devam etmesini, beni ikna etmesi gerektiğini söylüyorum. Peşinden gitmemi istiyor.
Anne olan sen, bir türlü birey olamayan anneni büyütüyor.
Durup arkasına bakıyor, beni görüyor.
-?
Sesin kız çocuklarını anımsatmıyor, sesin yitip gidiyor.
Susuyor, yürümeye devam ediyor.
1 dakikalık saygı duruşunun ardından tuhaf şeyler olmaya başlıyor.
Her boku ciddiye alman çok da şarttı.

Burdan sonrasını yukarıdan izliyorum. Her adımı bir seramoniyi andırıyor, her adımda ayak izlerinden ağaç kökleri fışkırıyor, kökler peşi sıra toprağı sarıyor, O'nu sarıyor. Yürüyüşü yavaşlıyor, adımları ağırlaşıyor.

Kalbin hala benim için çarpıyor, dile getirmeye korkuyorsun. Soy ağacım burada yeniden gözler önüne seriliyor. Görüyor musun?

Devamını anlayamıyorum, aramızdaki mesafe gittikçe uzuyor. Mutsuz olduğunu gizlemeye çalışan her adam gibi yüzünü yere eğiyor.
Ayaklarım yeniden yere bastığında bana dönüp şöyle devam ediyor;

-Kucağında yatmama izin ver, tanrı aşkına!

Burada ne işi olduğunu anlamaya çalışıyorum. Bunun altında kesin bir şey var hissiyle O'ndan uzaklaşıyorum. Dönüp yeniden bakmaya cesaret edemiyorum ama bir şekilde geride bıraktığım O adamın köklerinden kurtulamayıp oracıkta ağaca dönüştüğünü hissedebiliyorum.
Uyandığımda loopa aldığım şarkının 48. tekrarını duyuyorum, Rodriguez, sugar man.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder