1 Mart 2014 Cumartesi

Rüya, Şubat 28

Turuncu bir ejderha olarak 4 cüce tarafından dünyaya getiriliyorum. Cücelerden en tuhaf görüneni hangisi karar vermek oldukça güç. Ancak ağırlıklarının tonlarca katı olan beni epey sevip sahipleniyorlar. Canlarını verecek kadar sadakatle bağlılar bana.
Dünya boş binalardan ve bizden ibaret sadece. Bir de bana benzeyen ama küçük dostlarımı öldürmeye çalışan bir başka ejderha var. Düşmanım ilan ettiğim bu yaratığı bir türlü yok edemiyorum. Aramızdaki ezeli rekabet yüzyıllardır sürüyor ve bu başkalarına zarar veriyor. Dünyanın sonunu getirmiş olma ihtimalim aklımdan bir türlü çıkmıyor. Bu yüzden minik dostlarımı ne pahasına olursa olsun hayatta tutmalıyım diye düşünüyorum. Aynı şeyi o ufacık hallerine bakmadan onlar da benim için düşünüyor olsalar gerek, her fırsatta benim için canlarını feda etmeye çalışıyorlar. Bunun için yemin etmiş gibiler. Bu şekilde işin içinden çıkamayacağımızı kabulleniyorum ve tam o sırada geri dönüşü olmayan planımı yapıyorum. Eğer ölümsüzlüğümü yenebilirsem onu da yenebileceğimi biliyorum.
Kulelerin tepesinden havalanıp yükselmeye başlıyorum, uçarken başaramayacağım hissine kapılıp aniden düşüşe geçiyorum. Yere çakılmadan hemen önce yeniden ölümlü olabilecek olmamdan kaynaklı ani bir sevince kapılıp tekrar havalanıyorum. Atmosferi delip birden bambaşka bir boyuta geçiyorum. Ayaklarım siyah asfalt zemine sağlamca basıyor. Etrafta birbirinden farklı saksılar içinde tuhaf bitkiler görüyorum. Bir portakalın yarısı kesilmiş ve içi boşaltılmış halde, portakal, fidanına şemsiye görevi görüyor. O an anlıyorum ki turuncu ejderhayı bu fidanla alt edebileceğim. Ama onun ölümüne sebep olma fikri canımı oldukça sıkıyor. Buraya yerleşip ejderhayı da unutmaya karar veriyorum.

Şubat 2014, kastamonu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder