29 Ocak 2013 Salı

Will There Be Enough Water



Öylece hiçbir şey söylemeden ortalıktan kaybolmam olanaksızdı. Her fırsatta oraya gidiyorum çünkü kafama koyduğum şey beni o masaya, yüksek bar taburelerine götürüyor. Mutsuz bir adam bazen bir şey saklamak ister gibi görünüp aslında her şeyi açık ediyor. Hala pek anlamıyorum.

-Niye söyledin böyle bir şeyi?

Arzu ettiğim şeyi bulma çabam bana bunları yaptırıyor. Biraz daha uykusuz kalırsam yeni bir yol arkadaşı edinebilirim ama bu hiç bir işe yaramaz. Kemiklerim kırılıyor. Uykularımda uçamıyorum artık, bir santim bile yukarıya taşıyamıyorum vücudumu, böyle bir kadının öyküsünü anlatan bir kitap yazıyorum. Uykusunda yeniden ayakları yerden kesilebilsin diye bir ömrünü bu işe adıyor. Bu yüzden de yeni birine ihtiyacım var. Beni yeniden gerçek kılabilir, O'nu gördüğüm ilk günden beri bunu düşünüyorum.

-Bu kez nasıl bir yakarışla olacak bu?

Günde en az 2 kez göz göze gelmemiz gerekiyor bunun için; kafamı sağa çevirdiğimde olmalı ilki, kapıdan çıkarken de ikincisi.. Planlanmış her kararla yörüngeden biraz daha uzaklaşacağız, bu iyi. Ses tonunu sevdim, İskoç viski şişesi var elinde, karşısındaki kadına nasıl içilmesi gerektiğini anlatırken şişeyi bana doğru tutuyor, bu daha da iyi. Sayesinde arzu hedefim hiç bozulmadan bir süre daha öylece korunuyor olacak.

-Az sonra olacakları kestiremiyorum nedense..

Farklı bir şey olmuyor, topuklarım üzerinde dönüp kapıya doğru yöneliyorum. Çıkmadan hemen önce piyanonun tuşlarına giden parmaklarım yalnızca iki notaya dokunuyor. Kayıp bir kadının parmaklarından dökülen notalar kimse tarafından duyulmuyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder